Son Alınan Kitapların Listesi
|
SON ALINAN KITAPLARIN LISTESINI INDIRMEK IÇIN TIKLAYINIZ...
Canan TAN - Aşkın Sanal Halleri
Vakt-i zamanında, 'Aldanma ki şair sözü elbette yalandır! ' diyen Fuzûlî, günümüzde yaşasa, 'Aldanma ki sanal aşklar elbette yalandır! ' mı derdi? Yoksa, 'Aşk aşktır! ' diyerek, gerçek ya da sanal tüm sevdalıların önüne mi sererdi dizelerini?
Baskı Yılı: 2010
Sayfa Sayısı: 208
Dili: Türkçe
Yayınevi: Altın Kitaplar
Ahmet ÜMİT - Sultanı Öldürmek
"Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar
gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi
itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?"
Ahmet
Ümitin Nisan ayında yayınlanacak romanı Sultanı Öldürmek bu satırlarla
başlıyor. Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesi bu.
Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesi... Serhazinlerin son
temsilcisi Müştak Serhazinin başından geçen dört günlük tuhaf bir
serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmedin tuğrası bulunan mektup açacağıyla
öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri
"Ulu Hakan"ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin
bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere
yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca
kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar
mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?
"...Ve Sultan Mehmed
Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın
ve iki denizin hâkimi. Allahın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyyeyi
zapt eden padişah. Roma İmparatorluğunun doğal varisi, farklı dinlerden,
farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla
yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan
ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına
düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren
kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve
değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih
Sultan Mehmedin şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen
saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve
iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih
Sultan Mehmed Hanın cansız bedeni..."
Ahmet Ümit, kusursuz bir
kurguyla ele aldığı bu cinayet-aşk-tarih örgüsünde edebiyat okurlarının
gözündeki ayrıcalıklı yerini bir kez daha sağlamlaştırıyor.
Baskı Yılı:2012
Sayfa Sayısı:528
Dili:Türkçe
Yayınevi:Everest Yayınları
Elif ŞAFAK - İskender
Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur?
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.
Sen kavgacı isen, ha
bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.
Şu hayatta insan
en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır, kabuk
tutsa bile kanar hikâye, içten içe... Attığımız her adım,
yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız.
Budur çözülmesi gereken bilmece...
Baskı Yılı: 2011
Ciltsiz:
Sayfa Sayısı: 448
e-Kitap:
Sayfa Sayısı: 409
Dili: Türkçe
Yayınevi: Doğan Kitap
İskender PALA - OD: Bizim Yunus
Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala
yeni romanı OD ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre
romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri
gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez ODun ana
kahramanı. İskender Palanın ilim ve kültür adamı olmasının yanında,
yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha
oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına
Yunus Emrenin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına
kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir
insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe
dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunusun hamlıktan
saflığa geçişi okunuyor.
Biliyorum,
"Biz bu ilden gider olduk, kalanlara selam olsun," demişti…
Yine Biliyorum,
"Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun." Demişti…
Ve Sevgiliye gittiği o geceden sonra adının dilden dile,
Aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum…
Şimdilerde ona kimisi Âşık Yunus, Miskin Yunus…
Derviş Yunus…Varsın onu da desinler.
Ve Türk yurtlarında, onu en çok "Bizim Yunus" diye çağırırlar.
Biliyorum…
Ten fânidir, can ölmez
Çün, gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değil
Baskı Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 361
Dili: Türkçe
Yayınevi: Kapı Yayınları
Sinan YAĞMUR - Tennure ve Ateş
Hz. Mevlâna günümüze, asırlar öncesinden şöyle seslenmektedir: Beni
çokça konuştunuz, sıkça andınız, afişlerde sözlerim sloganlaştı,
ziyaretime koştunuz, andınız ancak beni anlamadınız. Anlasaydınız
evlerde kavga tütmezdi, trafik ışığında geç kaldın diye cinayet
işlenmezdi, yan baktın omuz çarptın diye insanlar canice bakışmazdı.
Beni anlamış olsaydınız, bir elin parmakları gibi olan kardeşler terör
belası ile kan kaybetmezdi. Ben "Gel" dedim, geldiniz peki gelişinizle
yüreğinize ne doldurup sizde neler değişti? Cezaevleri neden tıka basa
dolu? Ahlak, birlik, yardımlaşma, halden anlama masallarda kalan
meziyetler olmazdı. Sahi beni gerçekten anladınız mı? Ben sizin için
yanıp tutuştum, avucumda denizleri çöllerinize taşıdım, hani
yetiştirdiğim güller? Beni olduğum gibi anlasaydınız. Ah anlasaydınız.
Ağlatmazdınız anaları. Beni anlamış olsaydınız gökkubbe altında hoş bir
sedâ bırakmanın, hoşça bakmanın mutluluğuna ermeyi o kadar kolay
yakalardınız ki. Beni bir de Sinan Yağmurun kaleminden okuyun.
Tennure
ve Ateşi Hz. Mevlâna ile yüzlerce yazılmış kitaplardan farklı kılan
ömür haritasındaki bütün bilinmeyenleri kaynaklar ışığında sunarak merak
edilen Mevlânadan maşuk Mevlânaya doğru bir yolculuğa çıkarmasıdır.
-Mevlâna nasıl bir babadır!
-Sosyal hayatındaki güzidelikleri neden biz gerçekleştiremiyoruz?
-Şems ne yaptı, ne eyledi de alim bir Celaleddini Mevlânalaştırarak Konyadan tüm dünyaya duyurmayı başardı!
-Şems
niçin geri planda kaldı? -Mevlâna Şems dostluğunu nasıl görmeliyiz?
-Mevlâna, Nasrettin Hoca ile dargın mı düştüler? -Ahi Evren Veliyi
Konyadan kovdu mu? -Hacı Bektaş-ı Veli ile aralarında soğukluk yaşandı
mı? -Yunus Emre Mevlâna tarafından dışlandı mı? -Moğollar için para
karşılığı casusluk yaptığı doğru mu?
-Neden müritleri genelde mazisi
suçlarla dolu tövbekârlardan ve fakirlerden oluşmaktadır? -Ana dili
Türkçe iken niçin eserlerini Farsça yazdı? -Mevlânanın defni esnasında
naaşı getirilirken vefat etmiş babasının kabirden ayağa doğru kalktığı
gerçek mi,efsane mi? -Fahişelik yapan bir kadını müritliğe kabul etmesi
gerçek mi?
-Mesnevisinde cinsellik ile ilgili hikayeleri anlatmakta
amacı neydi? -Kimya hatunla Şemsin evliliğinde neden ısrar etti! -Oğlu
Alâaddin Şemsin öldürülmesinde rol oynadı mı? -İktidarla arası nasıldı?
-Müziğe bakışı nasıldır?
Baskı Yılı: 2010
Sayfa Sayısı: 384
Dili: Türkçe
Yayınevi: Karatay Akademi
Yaşar KEMAL - Bu Bir Çağrıdır
"Ne söylense sanki duyan yok, gören yok" diyen Yaşar Kemal, yeni kitabı
Bu Bir Çağrıdırda 20 yıldır yaptığı barış çağrısını yineliyor.
Yaşar
Kemalin Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Bu Bir Çağrıdır kitabı, büyük
yazarın 1992den bu yana, inatla, kimi zaman özlemle, kimi zaman öfkeyle
ve her zaman umutla dile getirdiği demokrasi, insan hakları ve barış
çağrılarını, uyarılarını ve söyleşilerini, bu konulara dair yazılarını
bir araya getiriyor.
Yaşar Kemal, 1993 yılında yazdığı, "Demokrasi
Yalanı" makalesinde "Gerçek bir demokrasiye ulaşmak kolay olmuyormuş. O
da, kan ve gözyaşı istiyormuş. O da, akıl ve düşünce çabaları
istiyormuş. Gerçek bir demokrasiye ulaşmak bir topluluğun, birkaç
topluluğun iyi niyetli çabasıyla gerçekleştirilemiyor. Dışarıdan
demokrasi de bir süs olaraktan, bir yalan olaraktan kalıyor. Demokrasiyi
bilinçlenmiş halklar yaratır. Çünkü demokrasiyle yönetilmek en çok onun
çıkarınadır" diyordu.
Bu ülke bir kardeşlik toprağıdır, bu
topraklardaki bütün kültürlerin, dillerin ve her doğa parçasının üstüne
titrememiz gerekir vurgusunu yapan yazar, Kürt sorunu Türkiyenin
çağdaşlık sorunudur, Kürt sorunu Türkiyenin demokrasi sorunudur,
Türkiyenin bütünlüğünün korunması gerekir ve bir kardeş kavgasında
kazanan olmaz diyordu.
Yaşar Kemal, askeri operasyonların
hızlandığı, siyaset söylemine şiddetin hakim olduğu 1995 yılında Devlet
Güvenlik Mahkemesinde yargılanırken hakimlere şöyle sesleniyordu: "Benim
yazılarım halkımıza birer çağrıdır. Öncelikle batıdaki, doğudaki
çocukları, savaşta ölmüş anaları çağırıyorum. Bu savaş en çok sizin
yüreğinizi yaktı. Herkesi çağırıyorum, sayın yargıçlar sizleri de bu
savaşı durdurmak isteyenlere katılmaya çağırıyorum. Bu ülke hepimizindir
ve bu ülke insanlık tarihinde çok uzun yaşamaya layıktır. Hem de
onuruyla yaşamaya ... Unutmayalım ki, bir ülkenin insanlarının onuru en
azından toprağı kadar kutsaldır."
Bu Bir Çağrıdır kitabının
önsözüne "Böyle çağrıları çok yazdım, yirmi yıldır yazdıklarımı bir
araya toplayarak bir daha çağrıda bulunayım dedim. Ne söylense sanki
duyan yok, gören yok" diye başlayan yazar, "Gençliğimde, gazetecilik
yıllarımda Çanakkalede, Kurtuluş Savaşında birlikte savaşmış Türkleri
de, Kürtleri de, onların sevgi ve dostluk dolu anılarını da çok
dinledim. Bugün onların çocukları, torunları böyle bir kardeş savaşını
kabul etmemeli. Etmiyorlar da. Bu savaş inanılmayacak kadar uzun sürdü.
Türkler de Kürtler de bu savaşın bitmesini istiyorlar, bundan kuşkum
yok" diyor.
Yazar, Türkiye Barışını Arıyor başlıklı yazısına Gazi
Mustafa Kemalin 1923 yılında İzmitte yaptığı basın toplantısındaki
konuşmasından bir alıntıyla başlıyor ve ekliyor: "Savaşın ne zaman
çıkacağını beklemek, ölümü beklemek gibidir. Savaşlar insanların ölüm
fermanıdır. Savaşlar, üstünde yaşadığımız toprakların, doğamızın ölüm
fermanıdır."
Baskı Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 144
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Tuna KİREMİTÇİ - Selanik'te Sonbahar
Arka Kapak
Bir ulusun doğmasını engelleyen suikast, o suikaste uğramasa lider olacak bir asker, gerçekleşmesi Ölüm'e bağlı bir aşk...
"Fikriye'nin bedenine girmiş ölümün yanına uzandım, ona sarılıp gün boyu bekledim. Sigara içtim bekledim. Tuvalete gidip geldim bekledim. Yeterince beklersem ölüm bedeninden çıkar, Fikriye uyanır diye bekledim. Beklemek beni onun babası yaptı, oğlu yaptı, ölüm benim bekleyişimden dev bir heykel yaptı, ben o heykelin tepesine konan kuş oldum yine bekledim. Asırlar beklemekle geçti, derken bekleyiş de geçti, cümleler büsbütün anlamsızlaşıp anlam kendisini bir kız için vurdu ve ben anladım: Bekleye bekleye onu geri getiremeyecektim."
Baskı Yılı: 2011
Sayfa Sayısı: 288
Dili: Türkçe
Yayınevi: Doğan Kitap
Stephenie MEYER - Göçebe
Dünyamız görünmeyen bir düşman tarafından istila edilmişti. İnsanların bedenleri, bu istilacılar için sahiplik yaparken bedenler bir değişikliğe uğramamış gibi görünse de, zihinleri ele geçiriliyordu. Neredeyse herkes teslim olmuştu.Geriye kalan vahşi birkaç insandan biri olan Melanie, yakalandığı zaman sonunun geldiğine inanır. Göçebe, Melanie’nin bedenini alan ruh, yetkililer tarafından bir insan bedeninin içinde yaşarken karşılaşabileceği zorluklar hakkında uyarılmıştır: Baskın duygular, hislerin yoğunluğu, çok canlı olabilen anılar Ama Göçebe’nin beklemediği bir zorluk vardır:
Baskı Yılı: 2009
Sayfa Sayısı: 680
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Wilbur SMİTH - Tehdit Altında
Hazel Bannock dünyanın sayılı petrol üreten şirketlerinden biri olan
Bannock Petrol Şirketinin sahibidir. Hazelın biricik kızı Cayla, Hint
Okyanusunda yatıyla dolaşırken Somalili korsanlar tarafından kaçırılır.
Korsanlar Caylayı serbest bırakmak için astronomik bir fidye isterken hassas
politik unsurlar ellerini kollarını bağlamaktadır. Bütün deliller Caylanın
işkenceye maruz kaldığını göstermektedir. Bunun üzerine Hazel, kızını kurtarmak
için Hector Crosstan yardım ister. Cross Bow Güvenlik Şirketinin sahibi ve aynı zamanda Bannock Petrol
Şirketinin güvenliğinden sorumlu olan Hector Cross, Bannock ailesine sonsuz bir
sadakatle bağlıdır.En sonunda Hazel ve Hector kendi yasalarını uygulamaya karar verirler.
Baskı Yılı: 2012
Sayfa Sayısı:
464
Dili: Türkçe
Yayınevi: Altın Kitaplar
Adam FAWER - Empati
OLASILIKSIZIN YAZARI ADAM FAWERLA YENİ BİR YOLCULUĞA HAZIR MISIN?Yaşamınızın kontrolü sizde değil!Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz onu yapın. Sadece isteklerinizin tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın. EDEBİYAT, BİLİM VE FELSEFE RUHUNUZA AKACAK, OKUDUKÇA BAĞLANACAK, BAĞLANDIKÇA OKUYACAKSINIZ.
Baskı Yılı: 2012
Ciltsiz:
Sayfa Sayısı: 640
e-Kitap: Sayfa Sayısı: 409
Dili: Türkçe
Yayınevi: APRIL
|
|